Başkası Olma, Kendin Ol! 6 3

weight loss citalopram 20mg

citalopram 20mg side effects website

zoloft pregnancy autism

zoloft pregnancy lawsuit go

how much does it cost for an abortion pill

abortion pill cost click here

tadalafil mylan prezzo

tadalafil generico in farmacia redirect

Başkası Olma, Kendin Ol!

Bütün bu değişik iklimlerde, değişik coğrafyalarda yaşayan, kayalık tepelere, kızgın çöllere, buzlu steplere, büyük şehirlere, sıkıntılı kasabalara, tozlu köylere bakın.

Binlerce değişik dile, bahçelerinizde yetişen meyvelere ya da evinizde yetiştirdiğiniz çiçeğe bakın. Her gün yürüdüğünüz yollara, üstüne basmaya alışık olduğunuz ama önemini çoktan unuttuğunuz toprağa, dünyanın var olmasını sağlayan atmosfere, içinizi ısıtan güneşe bakın. 

Kısacası dünyaya bakın, çevrenize, insan olmanın dışında bir varlık olmayı seçebilseydiniz ne olmak isterdiniz?

Günlerden bir gün bir taş yontucusu, her sabah yaptığı gibi kazmasını küreğini alıp günün ilk ışıklarıyla düşmüş yola. Ve yine her sabah yaptığı gibi başlamış kazmasını taşların üstüne vurmaya. İlerlemiş saatler, yakmaya başlamış güneş, ensesini, sırtını kollarını ilk kez başını kaldırmış, güneşe bakmaya çalışmış, kamaşmış gözleri. Büyülenmiş Güneş’in heybetinden, gücünden. Keşke, diye geçirmiş aklından, keşke Güneş olsaydım. Mucize bu ya, güneş oluvermiş adam. Şaşmış kalmış bu işe ama halinden de son derece memnun tabii… Güneş olmuş adam. Huzur içinde ışımaya başlamış dünya üzerine. Kuşları, toprağı, böcekleri, taşları ve taş yontucuları ısıtmaya başlamış. Gel zaman git zaman bir bulut gelmiş önünde durmuş adamın. Sağa gitmek istese gidemez, sola gitmek istese gidemez. Biraz kıpırdanayım demiş ki değişiyor tüm dengeler… 

Ne yapsa nafile… Bu kez buluta hayran kalmış adam. Koskoca Güneş’in bile istediğinde Dünya’ya ışımasını engelleyen bu güce hayran kalmış. Bu kez bulut olmayı dilemiş adam. Bulut oluvermiş. Hangi taş yontucusu Güneş’in sıcağından şikâyet ediyorsa, koşmuş yetişmiş, kapatmış güneşin önünü, gölge edivermiş.

Bir süre sürüp gitmiş bu böyle. Adam bulut olmaktan memnun, yaşayıp gidiyormuş. Her istediği zaman Güneş’in önünü kesiyor. Güneş’ten pişmiş insanların, yaprakları sıcaktan yanmak üzere olan ağaçların ve diğer canlıların hayır dualarını alıyormuş. Yine böyle bir gün, tam da solmak üzere olan bir laleyi kurtarmak için Güneş’in önüne geçmiş ki, bir rüzgâr gelip dağıtıvermiş bulutları, adam ne yapsa çaresiz, sağa sola uçuşan parçalarını toparlayamamış bir türlü. Tam uzanmış bir parçasını tutacak ki öteki uğramış rüzgârın hışmına… 

Üzülmüş adam. İmrenmiş rüzgâra. Esip geçmeyi istemiş ki rüzgâr oluvermiş. Başlamış oradan oraya esmeye. Kimi zaman fırtına olmuş, kimi zaman boran, kimi zaman meltem olmuş kimi zaman tufan. Her şeyi oynatabiliyormuş yerinden, tüm bulutları dağıtabiliyormuş. Ağaçların kendi esintisiyle çıkardığı sesleri dinlemeye bayılıyormuş adam. Güçlüymüş, kuvvetli ve kudretliymiş. 

Halinden memnun adam bir gün bir dağa toslamış. Ama heybesinde sadece basit bir rüzgâr olmak yok adamın, dağ dediğin nedir ki, tufan olmuş esmiş yok, dağ yerinden oynamamış. Boran olmuş esmiş yok, fırtına olmuş yok, yok yok yok… Ne yapsa oynatamamış dağı yerinden. En nihayetinde tamam demiş adam, şu kâinatta olacaksan dağ olacaksın. Yine gerçekleşmiş dileği, Dağ olmuş adam. Tüm gösterişiyle durmuş kırlara ovalara karşı. Ne rüzgardan etkilenmiş, ne buluttan, ne güneşten… iş bu ya, bir sarsıntı hissetmiş dağ olan adam sağ yamacında. Önce anlayamamış ne olduğunu bir hayvan sanmış, eşeliyor toprağını… Sonra, o da nesi bir gürültü, yarısı gidivermiş dağın. Dönüp bir bakmış ki basit bir taş yontucusu kuvvetle yıkıyor dağı… şaşmış adam… Ne yapabilir, hiçbir şey. Elleri yok, kolları yok, güneşten medet ummuş nafile, rüzgârdan, bulutlardan, gene yok.

O anda kendi içindeki gücü keşfetti ve tekrar bir taş yontucusu oldu...

Yazar :

Facebookda Paylaş

Diğer Ara Geçiş Konuları