Nerede O Eski Reklamlar 3 7

zoloft

zoloft

viagra cena heureka

viagra

antidepressants citalopram and alcohol

mixing alcohol and antidepressants read

Nerede O Eski Reklamlar

Sevgili Okuyucularımız,

Bir akademisyen gözüyle reklamlarda nelerin değiştiğini görmek ister miydiniz? Sizin için tamamen rastlantısal bir metotla aynı markaya ait iki basılı reklamı değerlendirdim. Marka olarak Palmolive sabun seçtim. Elbette markanın ve ürünün, ayrıca markanın o dönem için uyguladığı konumlandırma stratejisinin ne olduğu, basılı reklamdaki bütün mesaj ve unsurları etkileyecektir. Ancak yine de sistematik olarak reklam teknolojisinin ve felsefesinin yıllar içerisinde değişikliğe uğradığını gözlemlemek mümkündür.

Öncelikle göze çarpan farklardan birisi eski reklamda daha fazla yazı olması. Eski reklamlarda kişileri ikna etmek için daha fazla yazı kullanılırken, günümüzdeki reklamlarda daha çok akılda kalan, çarpıcı bir mesaj verebilmek ön plandadır. Çoğu reklamda tek bir cümle veya tek bir sözcük, akılda kalmak için yeterli olabilmektedir. Kimi reklamlarda ise söz bile yoktur; bir ışık, bir yansıma, bir bakış, bir duruş yeterlidir. Teknolojinin de yardımıyla yeni reklamlarda çarpıcı olmak daha kolaydır. Renklerle, görüntüyle, yazılarla oynayarak farklı etkiler yaratmak mümkündür. Aynı mesajın farklı bir düzende verilmesi tüketicinin algısını değiştirecektir.
Bir diğer fark, eski reklamda verilen mesajın çok daha direkt olmasıdır. Karşılaştığınız diğer eski reklamlarda da görebileceğiniz gibi, bu reklamda da doğrudan bir söz veriliyor. Kelime oyunu yapılarak 14 günde iyi bir sevgili bulabileceğiniz söyleniyor. Sabun ve sevgili arasındaki ilişkinin ne kadar doğrudan olduğunu siz de hissettiniz mi? Bu nedenle bazı eski reklamlara baktığınızda gülümsememek işten bile değildir... İlerleyen zamanlarda ise mesajlar doğrudan değil dolaylı olarak verilmeye başlanmıştır... Yeni reklamda görülen imgeler ve mesajlar, aslında bu kadının bedenine dokunan birisinin gözünden güzellikleri ön plana çıkarmaktadır; yani dolaylı olarak sabunla elde edilen güzel cilt, erkeklerin beğenisine sunulmaktadır. 
Göze çarpan bir diğer fark ise eski reklamların adeta fotoğrafla desteklenmiş bir bilgilendirme yazısı gibi olması, yeni reklamların ise imgesel öğelerden daha çok faydalanmasıdır. Eski reklamda sabunun nasıl kullanılacağı anlatılmakta iken yeni reklamda semiyotik bir inceleme ile çok daha kompleks mesajlar verilmektedir. Örneğin reklamda dominant renk olan pembe, hem sağlıklı bir cildin rengini yansıtmakta hem de pembe bir gülle özdeşleştirilmektedir. Bilindiği gibi gül, aşkın ve romantizmin simgesidir. Üstelik gül, kadının sırtını döndüğü yerden, bir erkek tarafından hediye edilmektedir. Böylece gül kokulu bu sabun, kadının gülü elde etmesini sağlamaktadır- hem de yüzünü bile dönmeden... Kadının elbisesi de aynı tonlardadır; dolayısıyla gül tamamen bedenini sarmıştır. 
Yeni reklamların bir başka özelliği ise, eski reklamlardaki güzel/yakışıklı ancak jenerik yüzler yerine tanınan, ünlü kişilerin tercih edilmesidir. Yeni reklamda kullanılan yüz, oyuncu ve şarkıcı Anne Curtis'tir; dolayısıyla bu kişiye ait bütün imgeler ve imajlar reklamda bu sabunu kullanan kişiye ve dolaylı olarak sabunu kullanacak olan "sıradan" tüketiciye geçmiş olur. Bilinçaltında bu mesajın karşılığı, "bu sabunu kullan, Anne Curtis gibi ol" kuralına dönüşmektedir. Gülü veren erkek ise gömlek giydiğine göre meslek sahibi, büyük ihtimalle iyi para kazanan bir erkeğe benzemektedir. 
Peki, "her iki reklamda ortak ne var" diye soracak olursanız, o da "hafif umursamaz tavırlı, kendinden emin, biraz hınzırca gülümseyişi olan bir kadın ve ona hayranlık duyan bir erkek" derim. Bundan ne gibi anlamlar çıkarabileceğimizi sizlere bırakıyorum :) Evet evet, kadınlar bakımlı olmalı...
Yazar : Berna Tarı Kasnakoğlu

Facebookda Paylaş

Diğer Pazarlama Konuları